Mülteci kampı
MÜLTECİ KAMPI “Hayal kırıklıklarına”
Liman kıyısında, kayalıkların orada
Barakalardan bozma, etrafı tel örgülü
Tek sıra dizilmiş konteynırlardan
Bazısının üstünde çanak anten
Üniformalı, mavili, beyazlı gardiyanlar
Sonra izin alan mültecilerle
Konuştum uzunca.
Şebekeye parayı verip
Bir limandan konteynıra dolup
Tıka basa yirmiye yakın
Sahte pasaportlu insan yığını
Ne varsa Avrupa da
Kendini O’na atmak isteyen
Ne umar, ne hayal ederse
Şimdi Türkiye
Kandırılmış, korkutulmuş yığınlar
Yaya geçebilir, nede olsa komşu.
Beyaz sivri çatılı, üzeri kırmızılı
Etrafı yine tel örgülü çadırlara
Kamplara doğru, “Bereket versin.” Yaz
Eşrefi mahlukat, ne zaman öğrenecek
İnsanca yaşamı
Öyledir. Her ülkenin kanunları vardır
Sahte bile olsa pasaportun olmalı
İltican kabul olsa bile
Mahkemen aylar sürer
Hatta bazısının yıllar
Düşünsene
Hapishaneden biraz iyice
Birde sınırda polise yakalananlar
Yola çıkar üç kafadar
Bulgaristan’dan içlere doğru
Macaristan sınırında gece
Rastgele öylesine. “Derken”
El fenerli adamlar ve köpekler
Koştururlar bunları
Yakayı verirler ele
Yolda kalmak mı bunun adı
Yoksa başkasının sınırına tecavüz mü?
Bir de mahkemede uydurmaları
“Yaşam hakkım yoktu.
Öldüreceklerdi beni ve ailemi.”
Konsolosluk önünde birkaç foto
“Ben de direnişçilerdenim, devrimciyim.
Kapitalist amca
Bana da para
Ülkem zindan, ülkem karanlık
Benim ülkem cehennem
Senin ülken ne güzel
Yollar aydınlık, ağaçlık, zengin
Kavga yok, senin ülkende
Savaş, kan, barut
Fitne girmemiş
Doğruca bize gelmiş
Kim göndermiş!”
Birleşmiş Milletler
Mültecilerden Sorumlu Yüksek Komiserliği
21.06.2011
TOKAT