BU MU DÜNYA
bu mu dünya şiir kitabı TebDer

Geçmiş gelecek


  • GEÇMİŞTEN GÜNCELE

     

     

     

    İÇİMİZDEKİ                                   “Ateistlere”  

     

    Ateist olduğu için özenen tanrıya,                                                           *tanrının tanrısı olmaması

    Aristoteles’in tanrısı işi bitirdikten sonra çekildi kenara

    Nisch’in tanrısı ölmeden önce vardı.

    Hayranî makamında değilim henüz                                                          *Bektaşi ozan

    Tanrısı babasız olduğu için Ona kızan

    “Anladım şimdi tüm felaketleri, piç olduğundan.”

    Güreşecek kadar Yakup olmadım,

    “İsrail” arzum yok zaten.

    İbni Teymiyye’nin tahta oturttuğu tanrı,

    Maharajalardan birinin içine sığdırdığı altın heykelin

     

    Böcekte hatta yılanda hareket eden

    Aslanın dişinde veya timsahın, köpekbalığının

    Akbaşlı kartalın boynundaki halka

    Şamanın üfleyerek yaydığı duman

    Ya yeni doğanın çıkışı, doğumu

    Su dolu bir yerden

    Ve tabi her sabah, karanlığı aydınlatan güneş

    Ve bizdeki nefes, neyin nesi?

     

    Erkan Yazargan

    22.09.2012

    TOKAT

    “SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN

     

     

     

    HANGİ MEVLANA                                                                                                                 “Mollalara”

     

    Siz hangi Mevlana’dan bahsediyorsunuz beyler?

    “Ne olursan ol!” diyen veya

    Matem günlerinde Ehlibeyti Yezit’e dua ettiren mi?*

    Bizim bildiğimiz Mevlana

    Mollaları köpek bilirdi.

    Bilirdi ve açıkça da söylerdi.

    Günlerden bir gün, bir öğrencisi geldi:

    “Üstadım, mollalar sizin hakkınızda

    Dedikodu ediyorlar yine” dedi.

    Mevlana şöyle buyurdu, o gün açıkça:

    “İki çeşit köpek vardır

    Biri tasmalı, biri tasmasız

    İşte bunlara benzer onların durumu

    Tasmalı köpeğin sahibi vardır

    Sahibine göre havlayıp, kuyruk sallar

    Tasmasız olanı sokak itidir

    Çöp deşer ve her kavgaya dalar.”

     

    Şimdilerde almış başını gitmiş bir yalan

    Koskocaman bir yalan bir duman

    Kendilerine benzetmeye çalışır oldular

    Madrabaz, sahtekârlar Mevlana’yı da.

     

     

    *Yalancılar öyle yalanlar uydurmuşlardır ki, hayretler içinde kalmamak mümkün değildir. O yalanlardan bir tanesi de faciadan sonra Hazreti Zeynep Hanımın lanetlenmiş Yezit’e cömert olduğu için dua ettiği yalanıdır. Vurgu yapılan örnek konu, bu dehşet verici yalandır.

     

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “GÜLÜMSEMELER” KİTABINDAN

     

     

    İNANCIMIZ                                                                                                                “Laftan anlamaza”

     

    Kaç yüz yıldan beridir gece gündüz

    Sünni propagandalarınız

    Dümdüz etmeye çalıştıysa da

    İnancımız derinlerindedir benliğimizin

    Hem bizim, hem geleceğimizin.

     

    Sizin peygamberiniz Ebu Süfyan’dır.

    Hem kinci, hem yalancı, hem zorba:

    Saltanat kayığını suya iten

    Masumiyete zehirli hançer indiren

    Ve melun soyunu, huyunu sürdüren

     

    Korkması gereken biri varsa o da sensin

    Bak! Ben dipdiri, capcanlı buradayım

    Doğruları söylüyorum

    Sana boyun eğmiyorum

    Ve eğmeyeceğim asla

     

    Sen varlık içinde bir yoksun

    Hem zorba, hem cahil, hem yoksunsun

    Anlaşılacak elbette her şey o gün

    İtiraf etsende etmesende

    İşte inancım, işte varlığım, işte ben.

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    KAYIP
    “Yitirene”

     

    Durup dururken kin güttüğün adamın

    Takılıp ayağı – tökezleyince

    Düşmesi yüzünün üstüne

    Seni, bu kadar mutlu ettiyse,

    “Haberi yoktu senden.”

    Bilgisizliğinden, “öyle” sandığından

    Anlatılan, düzülen yalanlardan

    Düşman edindin kendine durup dururken

     

    Bak şimdi yine evde kalmış

    Yine kimsesiz, geleceksiz, çaresiz

    Eski halindesin yine

    Değişen bir şey yok yani sende

    Tökezledi diye

    Yok olsaydı da tamamen, fark etmezdi

     Hiç olmamış olsaydı da aslında

     

    Aldandığından

    Üstüne basacak bir şeyler aradığından

    Böylece yükseleceğini sandığından

    Çektin ve çekiyorsun, çekeceksin bu çileyi

     

    Bir de dışardan

    İkinize birden bakanlardan

    Duy olanları:

    “Ne kadar eğlenceli,

    Ne kadar acı!

    Düne kadar komşuydular, dosttular hatta

    Bir kilim yüzünden girdiler birbirlerine

    Bu arada toplayalım biz hazineyi

    Zaten sahip çıkamazdı bu aptallar

    İyi oldu. Belalarını buldu her ikisi de

    Yiyip bitirdiler birbirlerini.”

     

    Sen de bir adım dışardan bakmayı

    Öğrenseydin keşke her şeye

    Hem bulur, hem de sahip olurdun o hazineye

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “DIŞARDAN”

     

     

    YENİ KATILAN                                                                                                          
    “Kalıcı misafire”

     

    Gel ve tut elimden bilmezsin sen buraları

    Tariflere uymaz. Çok daha güzel:

    Hangi dalın ucunda ne var?

    Karakarga ne zaman öter?

    Hangi taşın arkasından çıkar bir köpek?

    Nereler diken, nereler çamur?

    Yormayan en kestirme yollar

    Tehlikelere yakalanmadan

    Şakacı komşuların şakalarına hatta

     

    Sen bilmezsin buraları

    Havası temiz, suyu berrak, insanı saf

    Arısından - durusundan her şeyin

    Çocuk huylular işte buradalar

    Kaldıkları kadar.

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “SADE YAZILAR” KİTABINDAN

     

     

    HAYK                                                                                                          
    “Tarihteki ilginçliklere”

     

    Oku!

    Neler anlatacağım yine

    Tarihin gizlerinden

    Ömer’in yaktırdığı dünyanın en büyük

    Kütüphanesi ve içindekiler sonraki konu.

    Bu şiirin konusu: Ermeni Gizleri

     

    Sincar’dan Yafes evladı Nuh’un torunu

    Hayk Nahabed – Mezin  (Büyük) Hayk,

    Milattan önce iki bin iki yüz atmış beşte

    Kurucu hükümdarı Ermenilerin

     

    Pakradu’lar Yahudi kökenlidir

    Esir edip getirdiği Büyük Dikran’ın.

    Eşkan hanedanlarının adı Arsas

    Nusaybin merkez.

     

    Büyük Bel ile savaşmıştır Hayk

    O da Babil imparatoru

    Armenag, Hay’ın oğludur

    Büyük ihtimalle isim de buradan gelir

    “Harmenia” nın bir başka anlamı “Yüksek Memleket”

    Aramis, Amasya, Aram, Gartos, Arpak

    Zavan, Van, Sur, Hrant: prenslerinin adıdır, il değil.

    Bartev ile Vardabet:

    Yunan dilinden ermeni alfabesini

    Dolayısıyla yazısını üreten patriktir.

    Gregoryan oldukları Rus Çarı’nın iması

    Asıl mezhepleri, Lusaveroçagan’dır.

    Ormanyan’ı kurtaran kabadayı, Beyaz Levon

    Allah’ın Katı ise, Yerortutyun.

    Bana göre, barışmalıdır hatta kucaklaşmalıdır

    Azerbaycan ile Ermenistan

    Hatta bütün düşman devletler, kabileler

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “KAYIP KİTAP” ŞİİR KİTABINDAN

     

     

    VLADİMİR                                                                                                          
    “Doğu’ya ve Batı’ya”

     

    “Fransız Devrimi hakkında ne düşünüyorsunuz?”

    Denilince Çin Başbakanı Zhou Lai’e

    Bin dokuz yüz elli senesinde

    “Bir şey söylemek için henüz erken” demişti.

    Tarihe geçmişti böylece

     

    Viladimir, Rusya’nın kurucusu

    Alkol ve domuza karşı olduğu için İslam’ı

    Kutsal şehirleri Kudüs’ü yitirdikleri için Yahudiliği

    Uygun bulmamıştı kendilerine.

    Kasvetli Katolik kilisesi de sıkıcıydı.

    O yüzden

    Festivali andıran Ayasofya törenleri Ortodoksların

    Büyülemişti Viladimir’i

     

    Doğu – Batı karşıtlığı, söylemem o ki:

    Bizimle alakasız bir tahterevalli

    Ortodoks Bizans ile Katolik Roma’nın

    Aralarındaki bir kavgadır aslında.

    Bizimkisi “b.. yemek”

    Üzerimize vazife olmayan kavgaya dalmak

    Yine sokakları doldurmak

    Yine bağırıp çağırmak boşu boşuna

    Roma’nın çocuklarının, varislerinin

    Kavgalarından bize ne?

     

    Sen şimdi dersin: “Küfrettiler peygamberimize!”

    Tahterevallinin bir ucuna sürekli basılmalı

    Diğerinin havalanması için

    Yani, her zaman rekabet edecek birileri

    Hele böyle güçsüz bir serseri rakip

    Bulup sunmak seyircilere

    Roma’nın entrikaları değil de ne?

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “KAYIP KİTAP” ŞİİR KİTABINDAN

     

    İSLAMCI AYDIN!                                                                                                           “Zifiri karanlığa”

     

    Şöyle kasılarak oturup, ciddi ciddi konuşan

    Kaşlarını da çatan hafiften

    Ciddiyetini belirtmek için

    İslamcı aydınlar takımı!

    Kavramları evirip çevirip kendilerince

    “Zındık, şuradan girmiş,

    Kâfir, toprağı örtenmiş,

    Gâvur, Müslüman olmayanmış…”

     

    Sizin Müslümanlığınızdan ne hayır gördük ki?

    Cahil başbakan ferman buyurmuş:

    “İslamafobi insanlık suçu olsun,*

    Antisemitizm nasıl insanlık suçuysa!”

    Yahudilere özene özene

    Farkınız kalmadı zaten mıymıntılıkta

    Alaverelerinizi başkalarına kurun öyleyse

     

    Gümüş yüzük takanlar, dışlanmış bu memlekette

    Öyle diyor aydın!

    Yine tutuyor başörtüsünün ucundan

    Çekiştirmek için kadını hâla, o tarafa

     

    Küreselleşme ve gök çağında

    Taşla taharetlenen, sünnet sandığından

     

    Ben de sürekli deney yaparım

    Birini gözler, ondan “tümevarırım”

    Geçerli bir deney yöntemidir bu.

     

    Ortaçağa dönmek istiyorsa bir toplum inatla

    Papazlara bırakmak istiyorsa dizginleri

    Yakmayı yeniden katranlayarak istemediklerini

    Zincirlenip, hapsedilmeyi

    Bunca çabadan sonra.

    Bırakıverin dostlar!

    Ne halleri varsa görsünler

    Siz, uzak durun yeter ki

    Devam edin yolunuza takılmadan, sürekli.

     

    *İslamafobi, İslam korkusu demektir. “İslam korkusunun insanlık suçu sayılması” gibi bir öneri kavram kargaşasından başka bir şey değildir. İlkokul çocukları bile bunu bilir.

     

    Erkan Yazargan

    23.09.2012

    TOKAT

    “GÜLÜMSEMELER” KİTABINDAN

     

     

    RUHSUZ DUVAR                                                                                                           “Cesede”

     

    Anlaşıldı. Bu milletin ırgalandığı yok.

    Duvar gibi, hani şu beton duvar var ya

    Hareketsiz, sessiz, soğuk ve renksiz

    Katı yani ruhunu yitirmişçesine

    Duyarlılığını kaybetmiş, duymazlıktan gelir.

    Uyanıklığını yitirmiş, görmezden gelir.

     

    Hani bir bunağın, tecavüze uğrayan:

    “Öyle mi, hiç haberim olmadı,

    Yapma yahu!

    Gerçekten mi?

    Aman canım, boş ver

    Sen kendi işine bak!” demesi gibi

     

    Erkan Yazargan

    24.09.2012

    TOKAT

    “GÜLÜMSEMELER” KİTABINDAN

     

     

    BOŞ DÜKKÂN                                                                                                           “Ruhsuzluğa”

     

    Sabahın altısı, kapalı dükkân

    Yollar boş, gelip giden yok

    Sessizlik

    Dükkânın sahibi gelinceye kadar

    Kapısını açıp, ışıklarını yakıncaya kadar

    Canlandırıncaya kadar

    Hareketlendirinceye kadar

    Çocukları örneğin mahallenin

    Şekerleme almak için

    Doluncaya kadar

    Üst kattaki ihtiyar kadın

    Kavga edinceye kadar, az pişmiş ekmek için

    İçecek kamyonu gelinceye kadar

    Bomboş, sessiz, ruhsuz bir dükkan

     

    Erkan Yazargan

    24.09.2012

    TOKAT

    “SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN

     

     

    BİLEK GÜREŞİ                                                                                                           “Stajyere”

     

    Köprünün altından daha çok sular akar

    Bilgisayar bilmem, adım karışmış

    İspatlarsalar kendimi yakarım Taksim’de

    Bütün bu belalar İran’ın yüzünden

    Ülkemize geldiklerinde ziyaret bile etmiyorlar

     

    Hileli güreş, kilolar uygun değil

    O kalleş öldürüldü

    Dinimizi, kitabımızı kullanarak esir ettiler bizi

    Sırtından vurdular kahraman polisi

    Maşallah yeni dizi başlıyormuş anlat bakalım

    Kurutulan bitkiler, yöre halkına dağıtılıyormuş

    Kesinlikle organik

    Çorbalarını yapardık önce, “üşüttüğümüzde”

     

    Sanatkârı da unutmayalım bu arada

    Ülkemizin birliğine, beraberliğine

    Dokuz muvazzaf asker teslim olup tutuklandılar

    Yirmi sene yavrum geçer mi?

    Adamlar zaten yetmişinde

    Herkes Kenan Bey gibi gamsız değil ki

    Yok ağabey! Çıkamaz bunlar

    Cezalar ağır ama yapacak bir şey yok

    Yemeğime fare zehri koyacaktılar

     

    Tuncay paşa mıydı hangisi

    “Yüzümüzü doğuya, Çin’e – İran’a döneriz yoksa”

    Sigortaları attı NATO’LU amcaların

    Dön de görelim.

     

    Kimse babamla arama girmesin

    Siz kuvvet komutanlığının ne olduğunu bilir misiniz?

    Kolay mı bir derneği idare etmek?

    Hem yurtiçinde hem yurtdışında faaliyet yürüten

     

    Dolduruşa gelen sayın baylar

    Kararı duyunca bayılıp düşenler

    “İstiklal Marşı” okuyanlar

    Yeni yeni polemikler

    Film senaryosu ile seminer senaryosu karışır

    Kimi avuç ovuşturur

    Kimi kahkahayla güler kenardan

    Daha çok aşama var

    Bu devleti idare eden kim?

    On sekiz yaşında bir stajyer

    Bende ismi de var.

     

    Erkan Yazargan

    24.09.2012

    TOKAT

    “BU MU DÜNYA” KİTABINDAN

     

     

    Not: Sponsor çalışmalarımız başlatılmıştır. Amiral sitemiz www.tebder.tr.gg (otuz milyon site arasından sıralama listesine girmeyi başarmıştır.) başta olmak üzere netteki bin sayfamızdan herhangi birisinde işletmenizin, kurumunuzun veya kuruluşunuzun kodunu veya kartvizitini yayınlayabilirsiniz. Her sayfa ücreti süresiz yayınlanmak üzere tldir.                              TebDer

     


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol