Dünya
BU MU DÜNYA “Korkağa İthafen”
Tatmin, çıkar, eğlence, para
Günümüzün değerleri
Erdemler masallarda hikâyelerde
Özgür düşünceden bahsetme
Köşeler tutan tutmuş
Referansın yoksa yaşama
Çal, dolandır, kandır, yol,
Sonra affettirirsin kendini
Paran kadar adamsın
Bankada ne kadar kredin varsa
İşte senin değerin
Adam olsaydın paran olurdu
Azizlerden hiç bahsetme
Geçmişte kalan ne varsa
Kime ne fayda
Akrobat olmalısın
Takla atmalısın
Perendede uzman, amutta profesyonel
Cambaz olmalısın
Önce yanındaki arkadaşının
Ayağını kaydırmalısın
Engellemek için çırpınmalısın
Çatlamalısın ilerlediğini görünce
Cebin para dolunca unutursun
Yoksa yarı yolda kalırsın
Başkaları geçer seni
Tatmin edemezsen partnerini
Cep telefonları hazır
Anında gelir sıradaki
Düşünce inanç ideal
Hem komik, hem yalan
Sen dolandırıcılığı öğren
Okumana ne hacet
Cepçiler, dilenciler daha rahat
Mutlaka öğrenmelisin
Yalamacılığı
Zayıf noktarını bulmalısın
Kandırmalısın
Övülmeyi pek severler
Aslansın, bir tanesin, büyüksün
İyi ki doğdun!
Herkesi her şeyi aşağıla
Ne kadar aşağılık olsan da
Dini kullan, inançları sömür
Maskelerin çok olsun
Adamına göre şerbet ver
Nabız ölçmeyi bil
Fırıldaklığın kursuna git gerekirse
Utanmaz olmanın, yüzü kızarmamanın.
Namussuzluk örneğin
En namussuzu sen olmalısın
Gerekirse herkesi satmalısın
“Acıma kimseye babana bile
Harca insanları anında
Fakirin gözünün yaşına bakma
Önce onu soy donuna kadar
Gebersin! Adam olsaydı fakir olmazdı. Zaten.”
Arkadaşlarını zenginlerden seç
Çulsuzla ne işin olacak
Deri yüzmeyi öğren
İlik emmeyi, kan içmeyi becer
Kurutuncaya kadar çek.
Neyine küfredilirse edilsin
Duymazdan gel, gülüp geç
Kötü zamanına gelmiştir de
Morali düzelince geçer
Sen işine bak, verene kul ol
Köle ol! İt ol!
Ne olursan ol, zengin ol!
Şeref, haysiyet, onur nene gerek
Kaç para eder ki bunlar
Beş para etmez. O halde
Ne gerek var?
Para etmeyen şeylerle uğraşmaya
Aklını kullan, şeytan ol!
Külahını ters giydir, elalemin
Susuz getir dereden
İhbarcı, iftiracı, düzenbaz
Soysuz, yolsuz, ahlaksız
Hırsız olmak hem kolay
Hem zahmetsiz.
Gözünü aç! Enayi misin sen?
12.04.2011
TOKAT
BU KAÇINCI
"can'a"
Bu kaçıncı kovulduğum dergâh
Bu kaçıncı?
On yaşımda falandım ilk
Doğum günü bir kız arkadaşımın
Gazete kağıdına sarıp götürdüğüm kalem
Hediyemi beğenmediğinden,
En son bir züccaciyeci
Siktir etti dükkanından,
Büyük dedemin dergahı;
"Sübyancı Bedevi ile Celladı"
Dedim/yazdım diye
"Bir daha gelme en iyisi" dediler
Görmeyelim bir daha seni buralarda
Duymayalım sesini okumayalım yazdıklarını
Çocukları kadının
Babalarını kendinin bildiği
İkinci katında bir binanın
Üst katında bir eşcinsel.
Yatakhanesi bir otelin
Yeni gelen öğrenciler şuradan buradan
Bir odada on kişi var. Kimi aç, kimi tok
Kimi şen, kimi endişeli.
Göl kenarında bir dergâh yine
Zengin mûhîti. Ben yine yoksul, sermâyesiz
Bir lokanta bulaşıklarını yıkadığım
Bir pansiyon, ödeyemediğim aidatını
Lise yıllarımda bir çırpınış
Yeni bir şeyler öğrenme telâşı
Yetmiş kişilik sınıf kovulan yine ben.
Esnaflardan bir kaç esnaf
Çay bedava, muhabbet bol
Gelen gidenin haddi yok hesâbı yok
İnsan kalabalığı Şangay sokakları.
Birahanesinde bir başka şehrin
Ancak bir biraya yeten parası
Sonrası, sen çıksan iyi edersin
Arkadaşına sahip ol, dağılacak buralar.
Hapisten bile kovulur mu insan
Veya akıl hastanesinden bir başka şehrin
Birileri kapı köpeği,
Kovmak için birilerini maaşlı.
Evin sahibinin umurunda değil
Enâyîden bol ne var?
Bulamadıysan hâlâ kendine lâyık bir yer
Kendi gönül/könül sarayından iyi
Vîrâne, kendinden iyi dost.
Aradığın can işte orada.
27. OCAK 2024
TOKAT
FOSEPTİĞE
Karnını güzelce doyur
Aç kalmasın saldırgan
Sinsi Komünist insan müsveddesi
Ağzına da bir tasma tak
Isırmasın masum çocukları
Dinleyicilere maske dağıt
Mikrop kapmasın kimse
14 Ocak 2024
Tokat
HER NE OLURSA OLSUN
"aydın sorumluluğuna"
İnsanı, doğayı, börtü böceği seveceksin
Vatanı, vatanı vatan yapanları
Tarihini, kültürünü, halkını kucaklayacaksın
Sımsıkı sarıp sarmalayacaksın
Anlayacaksın çektiği acıları
Dinleyeceksin gözünün içine bakarak
Saracaksın yarasını
Soracaksın...
Kısacık insan ömründe neler yaşar, yaşamıştır
Nerelere takılıp hangi duvarlara toslamıştır
Hangi ümitlere kapılıp kanmış, kandırılmıştır
Yanmış, yakılmış, kavrulmuş, savrulmuş
Dönmüş dolaşmış yine kendine gelmiş
Ne bulmuştur
Bıraktığı mirası nedir sonunda
Vardığı tat, bulduğu doğru, bildiği bilgi
Ödeşmeleri veya yüzleşmeleri
Afları, çektiği cezalar, kıvranmaları
Hırsları ve arzuları
Kazancı
Kayıpları ve kalanlar
Geleceği kurmak için
Bir daha kimse hata yapmasın desek de..?
3 NİSAN 2024
TOKAT
Semaha Şiir kitabından
SENİN İÇİN
"Özgür Yazargan' a"
Yaktım dünyayı senin için
Senin bebekliğinden belli kraliçeliğin
İstanbul sokaklarında
Tıpkı senin gibi
Bir kız çocuğu ellerini ısıtıyordu
Trafikte duran arabanın eksozunda
İçim yandı, acıdım.
Kuyuya doldurulan kızlar geldi aklıma
Bundan beş yüz sene önce
İç savaşlarda babasız, dedesiz kalan kızlar
Saçları sarı tıpkı seninki gibi
Sarı saçlı halam geldi aklıma
Ninemin anlattığı
Anlatırken ağladığı
"Küçücük elleri vardı
Süpürürdü şu merdivenleri
Bakamadım. Hastalıktan öldü
Yedi yaşında".
Sonra hep mutluluk olsun istedim
Hep sevinç, sevgi, aşk, eğlence...
Her insanın her istediği olsun istedim
Her çocuk, her bebek hep gülsün
Kimse üşümesin
Hastalıktan ölmesin güzel çocuklar
Üzülmesin anneleri
Birileri zorbalık yapmasın
Haksızlık etmesin kimse
Kimse kimseye yan gözle bakmasın
Yetsin herkese her şey
Açlık, açgözlülük olmasın.
Çabaladım taa çocukluğumdan beri
El arabasında nohut sattığım günler
Geldi aklıma. Çaycılık yaptığım,
Bankalar Caddesine serip kitapları
Dergileri, oyuncakları sattığım,
Araba temizlediğim, bulaşık yıkadığım
Sokakta kaldığım günler...
Her ne yaptımsa;
Dünyanın en güzel ve en korkunç günlerinde
Her başkentinde
Her çocuğunun saçını okşadımsa
Gözlerinin içine bakıp
"Kraliçem, hep senin için"
Dedimse;
Hepsi senin için.
1 Mayıs 2024
TOKAT
Şiirle Semah kitabından