Üç Kazık
ÜÇ KAZIK
“Sahte Papa, haham ve mollalara”
Sene, bin üç yüzlü bir yıl
Avrupa’nın bir şehrindeyim
Kazığa bağlı.
Kilisenin önünden geçerken tükürdüm diye.
Cami duvarına işedim diye.
Meydan kalabalık
Yan tarafta üç kazık daha var
Bir cadı
Biri yine ben gibi bir sapık
Cadının saçı başı bir birine karışık
Entarisi çamur. El ve ayak bilekleri zincirli
Dişleri çürük. Gözü yaşlı
Diğer sapıkla beni, katrana buladılar önce
Tutuşmamız kolay olsun diye.
Meydan oldukça kalabalık
Cirit atıyor fareler bir yanda. Bir o yana, bir bu yana
Yıkanmakta yasak o zaman
Düşünmekte, gülmekte.
Önce geldi iki papaz
Siz deyin hoca, molla
İstavroz çıkardılar. Siz deyin dua ettiler.
İçimizdeki şeytan
Böyle kalabalıkların önünde
Diri yanarsak, bağırarak
Çıkarmış ancak.
Kadına acıdım. Çocukları vardı
Kalabalığın içinde.
Diğer sapık. Benim gibi olan
Katrana bulanık
Korkudan tir tir titriyor
Benim gülesim geliyordu.
Hale bak.
Ne değişti bunca yıldan sonra
Koskocaman bir hiç!
Benedikus, toplamış bütün din temsilcilerini
Yüzden fazla tuhaf giysili adam
Haçlı seferleri için özür dilemiş
Bir kez daha
Ya benim için!
Her temsilciye bir oda. Süslü, sırmalı
Dua edin “Barış İçin”
Gülesim geldi yine
Sizin dualarınız kabul olmaz
Şeytanın hizmetçisisiniz çünkü.
Hakkımı helal etmiyorum
Yobaz, sahtekâr, tüccar, çıldırmış manyaklar
Benim gibi, asıp yaktığınız
Bütün zavallılar adına;
Caminizde, kilisenizde
Ezanınızda, çanınızda
Batsın yerin dibine.
Helal etmiyorum.
Çığlıklarım hala kulaklarımda.
Verdiğiniz fetvalara
Lanet olsun topunuza
Kökünüz kurusun. Sahtekâr hırsızlar
Velayeti çaldınız. Adaleti öldürdünüz
Adına velayet koydunuz
Hakkımı helal etmiyorum
Ne haliniz varsa görünüz!
Ahlaksız bir din düşmanı
01.11.2011
TOKAT
“Bu mu Dünya Kitabından”