40 Bin Kızılbaş
40 BİN KIZILBAŞ
“Kurtuluş Savaşı' na”
Yoluna çıkıp selam almalı
Almalı yorgunluğunu bir nebze, endişelerini
Yüzüne gülmeli, eli sıkılmalı, kucaklamalı – sarılmalı, sevmeli
“Hoş geldiniz Paşam!
Ününüz bozkıra kadar geldi.”
“Ölmeyi emredebilecek bir lider
Elbette cennetin kapılarından
Gülerek, koşarak geçip gitmeyi, geçirmeyi
Bilendir, olmalıdır.”
O.
Siz misiniz yoksa?
Nenelerimizden beri haberi dillerde dolaşan
Hani, saltanatı – zorbalığı yere çalacak olan
Hani düzenini parçalayacak sahtekârların, yalancıların
Darmadağın edecek cam şişeyi,
Koparıverecek zincirleri…
Hoş geldin!
Anadolu ana, toprak, fedâkar, cevval ve vefâkardır
İnsanı ermiş, derviş, yoğrulmuş ve zavallı!
Çınar, koca çınar, yaban elması, nar, gül ve diken
Kucaklaşalım sımsıkı, koklayalım birbirimizi
İçimize çekelim kendimizi
Yüzlerce yıl ihmal edilen, hor görülen
Talan edilen nasırlı eller, yanık yürekler
Ayağa kalkmalı yeniden..!
“Önce ilan edeceğiz Cumhuriyeti
Kaldıracağız Hilafetle Saltanatı
Sonra sürdüreceğiz devrimleri
Birer, ikişer”
“İşte buna içilir,
Ne gelirse elimizden
Ne dilersen söyleyiver!”
“Pirim, bize lazım şimdi gürbüz savaşçılar;
Şöyle Köroğlu
Şöyle çakalı, kurdu, yılanı, çıyanı
Ezip tepeleyecek, dik duruşlu, sakin bakışlı
Yiğitleri Anadolu...”
“Kırk bin er hazır ederiz bir ayda
Şöyle bir haber uçurunca
Kuş uçmaz yerlerden, dağlardan
Kartal yuvalarından
El değmemiş topraklardan, pınar başlarından, bataklıklardan, ormanların derinlerinde...
Bir haber uçurunca
Toplanır gelir üçer beşer
Kırk bin er.”
Toplandı Kırk Bin Kızılbaş
Kimseye bildirmeden kendilerini
Bağırıp çağırmadılar
Hakk' a kurbandılar, hürriyete, cumhuriyete...
“Kimsin” diye sorana
“Şuranın, şu köyünden, şunun oğlu şu”
Gevezeliği sevmeyenlerden.
Komutanları hayret ettiler duruşlarına,
Budaktan gözünü sakınmayan
Disiplin, çalışkanlık, direnç, azim ve güç.
Yorgunluk bilinmez bu zamanlarda
“Nerden çıktı bunlar?
Böyle bir ordu kurulmamıştı çoktan beri
Ha gayret aslanlar,
Yok olduğu sanılan bu millet
Elmastan savaşçıları, Hamza pazulu
Paha biçilemez Ali, Zülfikar
Ha gayret, az kaldı.
Düşman dökülmelidir denize,
Böyle bir fırtına kopmamıştı daha önce
Keçeli top tekerleri,
Ağzı bağlı atlar.
Biz omuz attıkmı, bir omuz
Dağıtırız cepheleri
Kaçacak yer aramalıdır kem göz, hain
İlk hedefimiz Akdeniz!
Yiğitler, ileri!”
Onların haberleri ulaşınca düşmana
Pek çoğu kutsal topraktan -Anadolu’dan, Trakya’dan
Sessiz sedasız çekip gittiler,
Kaçıp gittiler
Öncekilerin belasına uğramamak için.
05 Ağustos 2012
“DIŞARDAN” ŞİİR KİTABINDAN